
Yurtdışında yaşayan teyzesinin henüz nişanlısı ile tanışmamış olması heyecanlandırıyordu
genç kızı. Nihal Hanım yeğeninin nişan törenine katılmak için İstanbula gelememiş, hatta böyle
alelacele nişan mı olur diye sitem bile etmişti. Aslında birazda kırgındı yaşlı hanım..Daha 3 ay önce
kısa bir tatil için Türkiyeye geldiğinde uzun uzun dertleştikleri yeğeni söz etmemişti bu
delikanlıdan…Sen benim sadece teyzem değil en iyi dostumsun diyen genç kızın hayatı ile ilgili bu
kadar önemli bir kararı verirken kendisine danışmamış olmasına inanamıyordu.Genç kızı görür
görmez kırgınlığı geçiverdi Nihal Hanımın …’Ah deli kız ‘diyebildi sadece ona sıkıca sarılırken…
Genç kız ise teyzesi ile geçireceği her anı değerlendirmek istercesine hemen konuşmaya başladı. Her
şeyin birden bire olduğunu, işyerinde uzun zamandır beğendiği delikanlı ona evlenme teklif edince
ona evet dediğini bir çırpıda anlattı . Otomobile biner binmez fotoğrafını gösterdi nişanlısının …
‘Anlaşılan yakışıklı bir delikanlı benim kızımın kalbini çelmiş ‘dedi Nihal Hanım.. Resmi dikkatle
incelerken ‘bu akşam yemeğe davet etmişsindir umarım’ dedi.
Yakışıklı iyi eğitim görmüş geleceği parlak bir gençti damat adayı.. Genç kızın teyzesini çok sevdiğini ve
onun düşüncelerine önem verdiğini bildiği için Nihal Hanım üzerinde iyi bir intiba bırakmak istiyordu.
Akşam yemeği biraz resmi bir havada başladı. Ama bir süre sonra kahkahalar yükselmeye başladı
masadan… Genç adamda Nihal Hanımın büyüsüne kapılmıştı anlaşılan. 15 gün boyunca hemen her
gün görüştüler genç adam ve ailesi ile … Nihal Hanımın tatilinin son gününü de beraber geçirdiler .
Teyzesi bavulunu hazırlamak üzere odasına gittiğinde peşinden koşturdu genç kız … ‘Nişanlım sınıfı
geçti mi’ diye sordu heyecanla…Olumlu cevap alacağına neredeyse emindi. Teyzesi pencereden mavi
gökyüzüne bakarken ona döndü ve ona değer verdiği ve çok önemli şeyler söylediği zamanlardaki gibi
yumuşak ama kararlı bir ses tonuyla;
- Karar senin tabii ama bence bu delikanlı sana uygun değil…dedi..Bu cevabı alınca şaşkınlık içerisinde;
-Şaka yapıyorsun herhalde dedi.. Ama Nihal hanım ciddi idi hem de gayet ciddi…Ama nasıl olur çok iyi
anlaştığınızı onu çok sevdiğinizi düşünmüştüm dedi..
-Bak kızım sen benim öz kızım gibisin. Seni ne kadar çok sevdiğimi ve mutlu olmanı ne kadar
istediğimi bilirsin. Günlerdir nişanlının her hareketini izliyorum. Her sözünü dikkatle dinliyorum ama
sana ‘ Teşekkür ederim ‘ dediğini hiç duymadım…
Geçen gece onun yetiştiremediği çeviriyi yapmak için sabaha kadar çalıştın, işyerinde zor
duruma düşmesini engelledin. Ama o sana sadece ‘Bitti demek, aferin’…dedi…Gitmeyi çok istediği
konsere 2 bilet bulabilmek için çırpınıp durdun.. Ama o teşekkür etmek bir yana yeriniz arkada olduğu
için sana kızacaktı neredeyse…
Ve daha da önemlisi bu delikanlının ‘Özür dilerim’ dediğini de hiç duymadım…Oysa geçen gün
bizi dakikalarca sinemanın kapısında beklettiğinde, cep telefonunu çantana koymak için sana
verdiğini ve senin kaybettiğini söyleyip sonra arabasında bulduğunda, onda kalan kitaplarını
getirmeyi yine unuttuğunda özür dilemeliydi…
Daha aklıma gelmeyen böyle ufak tefek bir çok şey var…Ve hepsi birleştiğinde ortaya kocaman bir
gerçek çıkıyor…O delikanlıda Özür dileme cesareti ve Teşekkür etme nezaketi yok…Cesaretsiz ve
nezaketsiz bir adamla bir ömür geçirip geçirmemek ise senin kararın….
Hikayeden çıkarılacak sonuçlar;
Teşekkür etmek nezaketi ve özür dilemek cesareti çok önemlidir…
Evlenmeden önce çiftler hayat tecrübesine güvendikleri büyüklerinin görüşlerini almalılar..
Nişanlılık dönemi çiftlerin birbirini iyi tanıyıp değerlendirdikleri bir dönem olmalı..
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.