Vakfımızın emektarlarından Balkan Günay ağabey 2024 yılının Şubat ayında afiyet hastanesinde bir müddet tedavi oldu. Tedavisi süresince her gün doktor arkadaşlarla ziyaret ediyor tedavisini takip ederken aynı zamanda hoş sohbetinden güler yüzünden tatlı dilinden ve hocalarımızdan anlattığı ibretli, hoş, düşündürücü hatıralarından da istifade ettim. Ayrıca onu seven birçok arkadaşımız onu ziyaret ederken onlara da refakat ediyor ve birlikte hatıralar dinliyorduk. Bunlardan bir kısmını sizlerde de paylaşmak istedim
Balkan ağabey anlatıyor
Rahmetli Mehmet Zahit Kotku hocamızın ilk tanıyışım 1970’li yıllarda İstanbul’a gelmiştim bazı camileri ve dergahları ziyaret ettikten sonra cuma günü İskenderpaşa’ Camiine geldim O zamanlar Mehmet zahit Kotku hocamız Cuma Namazını kıldırıyor ve hutbeleri de okuyordu
Hocaefendi minbere çıktığı zaman onu ilk defa görüyordum. O’na baktığımda görünüşünden bembeyaz sakalından, nurlu yüzünden, heybetinden ve güzelliğinden çok etkilendim içimden ‘işte aradığım manevi büyüğüm hocam bu’ diye düşündüm ‘
O gün Hocaefendi hutbede ‘Gönüllerin ölümünden’ bahsediyordu diyordu ki ‘insanların ölmesi önemlidir ama şehit olurak ölürse, imanlı ölürse çok üzülecek bir şey değildir, esas üzülecek ağlayacak bir şey varsa oda gönüllerin ölümüdür gönüller ölürse o zaman insan cehenneme gider’ diye çok önemli ve heybetli bir hutbe verdi
Daha sonra ^tasavvuf ve zikir dersi almak üzere caminin arka tarafında bulunan meşrutadaki odasına geçtik orada bize her gün yapmamız gereken vazifelerimizi tarif ettiler
Ben de daha sonra kendisinden aklıma takılan bazı sorular sordum. Dedim ki ‘efendim imam efendiler talkın verirken kabirdeki ölünün halini görürmüş bu olabilir mi diye sordum
Hocaefendi yüzüme manalı bir şekilde bakarak ‘eğer hocaysa görür’ dedi
Tekrar sordum ‘ama efendim insan böyle bir görüntüye tecelliye dayanabilir mi ‘dedim bu defa daha heybetli ve kesin bir ses tonuyla ‘ona bu hali gösteren Allah o dayanıklılığı da sabrını da verir elbet’ dedi
Daha sonra ‘mürşidi kamiller insanın gönüllerini bilir mi’ diye sordum o zaman da insanlar aya gitmişlerdi. Hocaefendi ‘şimdi Amerikalılar aya kaç günde gittiler altı günde mi dedi daha sonra da işte Allahın sevdiği kullar bir saniyenin daha azında ayın etrafını defalarca dolaşıp gelebilirler müritlerinin kalbini de elini yumruk yaparak uzatıp avucunun içini bildiği gibi bilirler’ dedi
Rahmetli Mehmet zahit Kotku hocamızın son zamanlarında hasta olduğu için caminin arka kısmında müezzinlerin olduğu yerde namazını kılıyor sonra da kısa bir sohbet yapıp yine evine dönüyordu ben de yine cuma günü caminin arka kısımlarında kalıp Hoca efendiye yakından görmek istedim. Namazdan sonra hoca efendinin kısa sohbetini dinlemek üzere ona doğru döndüm Hoca efendi ile göz göze geldik ona muhabbetle bakıp içimden ‘acaba Hoca efendi makamı çok yüksek bir insan ben de onu çok seviyorum ahirette de onun makamı çok yüksek olur orda da onu görebilir miyim diye düşünüyordum. Bu arada da ben o kadar çok kerametini gördüm ama benimle ilgili bir kerametini göremedim keşke benimle ilgili de bir keramet de görseydim diye gönlümden geçiriyordum. Hoca efendi gözüme bakarak Peygamberimizin meşhur hadisini söyledi ‘Kişi sevdiğiyle beraberdir bu dünyada kimi severseniz kimlerle beraberseniz ahirette de onlarla beraber olursunuz’ diye söyledi
Yine bir gün rahmetli Mehmet Zahit Kotku hocamıza İskenderpaşa caminin avlusunda ki odasında ziyarete gitmiştim avluda Muharrem Nurettin coşan hocamız 8-9 yaşlarında avluda oynuyordu. Ben daha evvelden onu gördüğüm için tanıdım odaya girdim oda çok kalabalıktı ama oradaki kimseler kendi aralarında yüksek sesle tartışıyorlar, Hoca efendinin huzuruna yakışmayan şekilde gürültülü bir şekilde konuşuyorlardı. Mehmet Zahit Kotku hocamız ın yüzüne baktım, göz göze geldik ben üzgün bir şekilde başımı eğdim. Tam o sırada kapı çok sert bir şekilde vurulmaya başladı oradaki oturanların hepsi gürültüyü kesip adeta irkildiler baktık ki kapıda Muharrem Nurettin Coşan hocamız elinde mantar tabancasıyla içeriye girdi Rahmetli Mehmet Zahit kod hocamız o zaman topluluğa dönerek, Bu şekilde tartışmamızdan yüksek seslerle konuşmamızdan Allah razı olmadı ki bizi bu çocukla irşad etti dedi. O zaman zihnimden Hocamızın ‘Allah bizi bu çocukla irşad etti ‘sözünün önemli bir işaret olduğunu düşünmüştüm
Bir hoca arkadaşımızla beraber rahmetli Mehmet zahit Kotku hocamıza ziyarete gitmiştik o da hocamızdan sakal bırakmak için hanımlardan izin almak gerekir mi diye sormuştu
Rahmetli MZK Hoca Efendi bu soruya hafifçe tebessüm ederek ‘biz bu konuyu daha çok hanımlardan duyuyoruz ‘diye cevap vermişti.
Daha sonra Haliç Tersanesi de çalışırken iyi huylu, namazlı ve sakallı bir kardeşimizin Ailevi problemlerden dolayı sakalını kestiğini ve bunun içinde Mehmet zahit Kotku hocamızdan sakalını kesebileceğine dair izin aldığını duymuştum. Bu duruma şaşırmakla birlikte herhalde bir hikmeti vardır diye düşünmüştüm. Bu kardeşimden olayı dinlediğimde eşiyle sakalı yüzünden tartıştıklarını ve evi terk ettiğini artık ayrılma noktasına geldiklerini söyledi bunun üzerine Mehmet zahit Kotku hocamızla istişare ettiğini Hoca efendi kendisine hanımın namazlarını kılıyor mu, tesettürlü mü diye sorduğunu kendisinin de müspet cevap verdiğini Hoca efendi de o halde hanımın gönlünü yapmak için şimdilik sakalını kes dediğini söyledi Bunun üzerine hanımı evine geri dönmüş oldu bir ay sonra da bu kardeşimiz emekli oldu emekli ikramiyesi ile hanımı ile beraber hacca gittiler. Hacc vazifesi yaparken kardeşimiz sakal bıraktı eşi de bu defa sana sakal çok güzel yakıştı artık kesme diye söylediğini öğrendik. Böylece hem eşiyle arası düzeldi hem Hacca gitti hem de tekrar sakal bıraktı. Zaten bir müddet sonra da kardeşimiz vefat etti o zaman hocamızın bu izninin hikmetini de anlamış olduk.
Rahmetli Mahmut Esat coşan hocamız askerliğini Ağrı Patnos’ta yedek subay olarak yapmıştı biz de o zaman Tatvan‘da denizcilik işletmeleri nde çalışıyorduk
Bize misafir olarak gelmişlerdi gece geç saate kadar sohbet ettik yatmadan önce bir önemli müşkülümü kendilerine sordum. O zaman bana şöyle cevap vermişti
‘Balkan bey bir konuda karar vereceğin zaman bu Allah’ın hoşuna gider mi diye düşün eğer olumluysa o kararınızı müspet olarak verin, eğer olumsuzsa yapmayın’ diye bir ölçü söylemişti
Ben o zaman daha MZK hocamız sağken bile Rahmetli MEC hocamızın büyük bir evliya ve mürşidi Kâmil olduğunu anlamıştım
o gece bizde misafir kalmışlardı, sabah eşim kahvaltı hazırlarken heyecandan elleri titremiş yumurtaları soyamamış .Rahmetli MEC hocamız diğer odadan bizleri görmediği halde kapıyı tıklatarak seslenmiş “Hacı hanım biz de evin ailesindeniz heyecanlanmayın rahat olun diye söylemiş, eşim bana anlatırken ‘sen hep MZK hocamızın kerametlerini anlatırdın ben de MEC hocamızın böyle bir kerametine şahit oldum diye söylerdi”
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.