SOSYAL FANTOM AĞRILARI

Sosyal Fantom Ağrıları

Bu nasıl bir derttir dermanı yoktur/ Bedenimde değil ruhumda sızı                                  Görünmez bir yara acısı çoktur/ Bedenimde değil ruhumda sızı,

Fantom (Hayalet) ağrısı, kaybedilen bir uzvun veya vücut bölgesinin hissedilen ağrı veya rahatsızlık hissidir. Bu durum, amputasyon (Organ kopması veya kesilmesi ) sonrası ortaya çıkabilir. Fantom ağrısı, ampute edilen uzvun olmadığı halde hissedilen gerçek bir ağrı veya rahatsızlık hissi olarak tanımlanır.

Fantom Ağrıları; Tıp Fakultesi derslerinde öğrendiğimiz ilginç bir ağrı çeşididir. Bir uzvun kopması veya kesilmesinden sonra sanki kesilen uzuv yerinde duruyor ve ağrımaya devam ediyormuş gibi ağrının hissedilmesidir.

Genellikle kol veya bacak kopmalarından/kesilmelerinden sonra ortaya çıkar.  Fantom ağrısının nedeni tam olarak bilinmemektedir. Beynin ağrıyla ilgili merkezlerinin bu ağrıyı ortaya çıkardığı düşünülmektedir. Kolun ya da bacağın kesilmesinden önce ilgili uzuvda uzun süre ağrı çeken hastalarda fantom ağrısı daha yaygındır.

Toplumsal Fantom Ağrıları da kaybedilen yerlerin, ülkelerin, kardeşlerin acılarının toplumsal hafızada devam etmesi ile açıklanabilir. Balkanlardan Kafkaslara, Adriyatik’ten Doğu Türkistan’a ,Filistin’den Suriye’den Somali’ye, Yemen’den Kırım’a kadar tarih boyunca bir ve beraber olduğumuz ülkeler ve kardeşlerimizin başına gelen her acının, felaketin bizim toplumsal hafızamızda aynen canlı olması da bu toplumsal hafıza birlikteliğine bağlanabilir.

Sivil Toplum kuruluşları ile birlikte birçok defa değişik ülkelerde, afet bölgelerinde sağlık ve sosyal yardım faaliyetlerinde bulundum. Bu çalışmalarda Türkiye’den gelen sivil toplum kuruluşlarının hem sayı hem de gayret olarak çok önde olduğunu müşahade ettim. Endonezya da, Pakistan’da, Suriye’de, Filistin’de, Nijer ve Afrika’nın birçok ülkesinde yardım faaliyetlerinde, aradaki binlerce kilometre mesafeye rağmen,  Türkiyeli insanların kurduğu sivil toplum ve yardım kuruluşları hep en öndeydi.

Petrol zengini ülkeler,  milli geliri dünya ortalamasının üzerinde devletler, süper güçler, tepeden tırnağa silahlı her an saldırmaya hazır devletler insani yardım konusunda parmaklarını kımıldatmaz iken, Türk insanı adeta yediği ekmeği paylaşan, komşusu aç iken tok yatmaktan utanan, sarılacak bir yara görünce içi sızlayan bir diğergamlıkla dünyanın her tarafında sağlık ve sosyal yardım faaliyetlerinde bulunuyordu.

Bunun güzelliği ve kıvancı göğsümüzü kabartırken, gönlümüze ferahlık verirken, sebepleri ve sosyal temelleri üzerinde de düşünülmelidir. Bizim toplumumuzda vakıf medeniyeti ve yardımlaşma kültürü dolayısı ile düşküne, mazluma yardımcı olmak çok yaygındı. Hem kendi ülkemizde hem de yakın çevremizde vakıf ve yardım faaliyetleri devam ederken, ayrıca dünyanın bir ucuna uzanan bu yardım eli hangi sosyal ve insani değerin yansımasıydı.

Bu sohbetler sırasında doktor arkadaşlarımız bu konuyu ‘Sosyal Fantom Ağrıları ‘ olarak teşhis koydular. Sosyal Fantom Ağrılarını ‘Toplumsal hafızanın daha önce birlikte olduğu insanları, ülkeleri, toplumları unutmaması, onların acıları ile acı duyması ’ ile izah etmişti.

İşte Sosyal Fantom Ağrıları da, tarihin bir döneminde birlikte olduğu, daha sonra çeşitli nedenlerde ayrıldığı, uzak düştüğü toplumlar, milletler ve ülkelere duyduğu hasret, sevgi ve acıların ortak hafızada tekrar canlanmasıydı. Bizim toplumumuz da bu ağrıları Bosna, Kafkasya, Kırım, Filistin, Suriye, Libya, Buhara, Semerkand, Doğu Türkistan için derinden hissediyordu. Sanki hala birlikte imiş gibi onun acıları, sevinçleri, üzüntüleri bizim toplumumuzu da sanki bir parçası acıyormuş gibi derinden etkileniyor ve bu acıya karşı onu dindirmek, yaralarını sarmak için tepki veriyor, gayret ediyordu.

Bedenimizdeki Fantom ağrılarını dindirmek için ağrı kesicileri ve teskin edici ilaçlar kullanılırken, ruhumuzdaki sızıları, toplumsal fantom ağrılarını dindirmek için o insanların derdiyle dertlenmek, yaralarını sarmak ve acılarını paylaşmak gerekiyor. Sivil toplum olarak yapılan yardım ve destek faaliyetleri de sanki toplumun bu ruh sancılarını dindirmeye yarıyor. Meşhur halk deyiminde olduğu gibi  ‘Acılar paylaşıldıkça azalır, Sevinçler paylaşıldıkça çoğalır.’

Bir Başhekimin Hayata Dair Notları,Tefekkür Düşünce Merkezi, İstanbul,2021

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın