SAĞLIK ve SİVİL TOPLUM

Sivil toplum çalışmaları Türkiye’de zor dönemlerde devletin yetişemediği veya ilgi alanı dışında
kalan durumlarda hızlı bir yükseliş gösterdi.. Cumhuriyet döneminde Kuran’ı Kerim eğitimi ve
Camilerin yapılması tamamen sivil topluma kalmıştı. 90’lı yılların başında özellikle Bosna
Soykırımı sırasında mazlumlara yardım ve destek konusunda devletin yapamadığı yardım ve
desteği sivil toplum yapmıştı.
I) 1999 GÖLCÜK DEPREMİ
1999 yılında yaşanan Gölcük Depremi bir çok açıdan toplumu ve devleti sarsmıştı. Bu zor yıllarda
sivil toplum kuruluşları acil yardım, kurtarma, gıda ve giyecek yardımında adeta kanatlanmış,
kendini ve üyelerini aşan büyük bir gayretle, sivil, özgür ve hızlı karakteri ile toplumun vicdanı
olduğunu göstermişti.
Bir Ağustos akşamı idi. Sıcak ve nemli bir İstanbul gecesi derin uykularda uyuyorduk. Gecenin
sona ermeye başladığı, seher vakti diye bilinen, saat 03.05 de 45 saniye süren bir deprem oldu.
Bütün uykuları bölen, herkesi korku ve telaş ile yatağından kaldıran şiddetli bir gürültü ve sarsıntı
ile uyandık. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor, çocukları ve ailemizi nasıl kurtaracağımızı ne
yapacağımızı düşünüyorduk. Sanki bir yıl gibi geçen o 45 saniyede neler düşündük, neler yaşadık,
neler hissettik? Yazılsa kitap olur.
O dönemde çalıştığım hastanede arkadaşlarla konuşuyor, ne yapacağımızı düşünüyorduk. Sağlık
çalışanları olarak böyle bir zamanda rutin hayatımıza devam edemezdik. Kartal ve Haydarpaşa
devlet hastanesinde çalışan arkadaşlarımız bölgeden çok fazla sayıda hasta ve ağır yaralıların
geldiğini söylüyorlardı. Bizler bir şey yapamamanın üzüntüsü içerisinde idik. Nihayetinde Sağlık
Vakfında ve Afiyet Hastanesinde çalışan birkaç arkadaş depremde en çok hasar gördüğü söylenen
Gölcük bölgesine gitmek için hazırlanmaya başladık.
Sağlık Merkezimiz, 35 kişilik sağlık ekibi, kamyon kasasında yerleşmiş ilaç ve malzeme deposu,
Kızılay çadırlarından yaptığımız muayene ve istirahat çadırları ve cankurtaran ekibimizden
oluşuyordu. İlerleyen günlerde yanımızdaki alanlara Hakyol Vakfı’nın gıda ve malzeme dağıtım
çadırı ve yemek dağıtım ekibi yerleşecekti.
Yaklaşık 2 ay kadar bu bölgede sağlık ve gıda-giyecek destek hizmeti verdik. İnsanlara yardımcı
olmaya, bir nebze yaralarını sarmaya çalıştık. Her biri bir kitap olacak derinliğe sahip olaylarla,
insanlarla karşılaştık. Hayatımızın zor ama manen kazançlı bir dönemini yaşadık.

II) KUTUPYILDIZI DERNEĞİ ve SAĞLIK YARDIMI ÇALIŞMALARI
Şair İsmet Özel,
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat

 
 Biz yaşarken de büyük olaylar, savaşlar, tabii felaketler oldu. Biz yaşarken  Pakistan’da Deprem
oldu, Endonezya’da Tsunami dalgalarından, Nijer’de açlıktan insanlar öldü. Hem de yüz binlerce,
milyonlarca insan….
 Bu felaketleri bazen TV haberlerinde acıyarak seyrettik, bazen gazetelerde aldırmadan okuyup
geçtik, bazen dost sohbetlerinde içimiz sızlayarak dile getirdik.   Ama hepimizin yüreğinin
derinliklerinde “Ben ne yapabilirim ? Ne yapmalıyım?” sorusu derin bir yara gibi sızlayıp
durdu. Olayların seyircisi olmamalıydık. Elimizden geleni  yapmaya çalıştık;  İhtiyacı olanlara bir
yudum su, bir lokma ekmek, bir parça ilaç … vs  bile olsa bir şeyler yapmanın çabası içerisinde
olduk.                          
 
Biz 2005 yılı Ocak ayında kurulmuş Kutupyıldızı Sağlık Gönüllüleri Derneği olarak bu sızıyı
hissedip, bu mazlumların yanında olmak, gözyaşlarını silmek, insan olarak mazlumlara bir
kardeş eli uzatmak istedik.  
 
II)-A YURTDIŞI ÇALIŞMALARIMIZ
II) 1- YÜZYILIN FELAKETİ: ENDONEZYA’DA DEPREM ( 2004)

Endonezya’ya bağlı Açe’de 26 Aralık 2004 tarihinde 9,1 büyüklüğündeki deprem ve ardından
oluşan tsunamide 230 bin kişi hayatını kaybetmişti.
Deprem ve tsunami, 1 milyona yakın insanın evsiz -barksız ; korunmasız, kimsesiz kalmasına neden
oldu.  Tüm dünya bölgenin insanlarının yaralarını sarmaya çalıştı. 
İlk faaliyetimiz Açe depremine bir sağlık heyeti göndermek oldu.  4 hekim arkadaş Endonezya-
Banda Açe bölgesine gittik. Henüz çok yeniydik, imkanlarımız çok kısıtlıydı. Ama mutlaka bir
şeyler yapmalıydık. Kutupyıldızı da Açe’de karınca kararınca bir yaraya deva olmaya çalıştı. 
Araştırma ekibi sonrasında bölgeye giden doktor ekibi, Denizfeneri Derneği ile işbirliği yaparak
yıkılmış, harap olmuş bir hastaneyi tekrar hizmete hazırladı. Polikliniklerinin laboratuar, röntgen,
ameliyathane ve servisin yeniden kuruluşu sağlandı. Endonezyalı doktorlarla işbirliği yapılarak
hastane hizmetinin devamı sağlandı. Bu çalışma 2-3 ay devam etti.
II) 2- PAKİSTAN KEŞMİR’DE DEPREM (2005)
2005 Ekim ayında yeni bir felaket haberi tüm dünyayı üzdü. Pakistan-Keşmir’de meydana gelen
deprem 200 bin kişinin ölümüne neden olmuştu. Henüz   Açe felaketinin yaraları sarılmadan yeni
bir felaket dünyayı sarsmıştı.
 
8 Ekim 2005 günü Pakistan’da meydana gelen 7.6 büyüklüğündeki deprem Türkiye saati ile
07:50’de oldu. Ölü sayısı resmi kayıtlarda 73 bini aşkın kişi olarak belirtilmişti.
Derneğimiz bu defa daha tecrübeli ve hazırlıklı idi. Gerekli malzeme ve cihazlar alınıp, deprem
bölgesine gidildi. Depremde en çok zarar gören Keşmir bölgesinin başkenti Muzafferabad kentinde
çalışıldı. Bu kentte İHH tarafından kurulan bir çadır kampta çadır hastane hazırlandı. Ekip halinde
Acil, Dahiliye, KBB, Çocuk, Aile Hekimliği ve Radyoloji bölümlerinde hizmet verildi.
Ramazanın sonunda başlayan bu faaliyette ekibimiz tarafından  10 gün bilfiil aktif olarak çalışıldı.
Sonrasında ekibe katılan yeni doktorlar tarafından çalışma devam ettirildi.
Bu seyahatten kalan unutulmaz hatıralar… Hemen karşımızdaki dağ yamacından artçı depremlerle
kalkan toz bulutları… Ortadan ikiye ayrılmış yollar… Alt kısmı tamamen çökmüş adeta bir korku
geçidine dönmüş yamaçlar ve yollar… Tıklım tıklım kamyon kasalarında seyahat eden insanlar…
Bayram sabahı mezar başlarında gül yaprağı serperek göz yaşı döken hanımlar…

II) 3- NİJER SAĞLIK SEFERLERİNİN BAŞLAMASI (2006)
Yıllardır Afrika’da devam eden açlık, yoksulluk ve sağlık sorunlarına karşı Türk yardım
gönüllüleri, Afrika insanı için yeni bir umut olmuştu. Bir zamanlar sömürünün, zulmün,
aldatmanın, öldürmenin bir sembolü olan beyaz adam, siyah kıtada adeta insanlığın kanayan
vicdanını sarmak ister gibi beyaz-siyah kardeşliğini sağlamanın yollarını arıyordu.
2006 yılı, Nijer Seferlerinin başladığı ilk yıl oldu. İlk Nijer ekibimiz sağlık taraması ve sünnet
yapıyor. Daha sonra yaklaşık 35-40 kişilik ekiplerle yapılan seferlerde sağlık hizmetlerine katarakt
operasyonları, genel cerrahi ve üroloji operasyonları ekleniyor… Gitgide bölge halkının hasretle
beklediği bir sağlık ekibi oluşuyor… Ve senede 2 defa Nijer seferi yapmaya başlıyoruz… Şu anda
Gönüllülerimiz Nijer’e yaklaşık 30 sağlık seferi düzenlemiş durumda….
Nijer denince artık bizden bir yer, bir parça, bir sevda geliyor aklımıza… Siyah yüzlerinde
bembeyaz dişleri, gülen gözleri ve sımsıcak kalpleri ile güzel insanlar ülkesi… Günlerce yol
yürüyüp hastane bahçesinde sıra beklemeleri… Ameliyat sonrası yine bahçede ağaçlar altında yatan
hastalar… Gece geç saatlere kadar çalışan ameliyat ekibinin daha fazla insana ulaşma gayreti…
Açılan su kuyularından Nijer insanı ile birlikte kana kana su içişimiz…
Yetim ailelerine verilen keçiler ve bu ailelerle kurulan kardeşlik bağları… Etrafımızdan ayrılmayan
neşeli, canlı, sevecen çocuklar…
Ve tabii zorluklar…. 17 saat süren çöl yolculuğu, sadece konserve yemekten bayılanlar… En büyük
lüksümüz olan toplanma merkezi bahçesinde yaptığımız çay sohbetleri…

II) 4- PAKİSTAN PENCAP’TA SEL FELAKETİ (2010)
26 Temmuz 2010- 1 Ağustos 2010 tarihlerinde Pakistan’da 20 milyona yakın kişinin etkilendiği sel
felaketi yaşandı.Pakistan’da Temmuz ayı sonlarında başlayan Muson yağmurlarının neden olduğu
sel ve toprak kaymalarında 1600’den fazla kişi hayatını kaybetti.170 milyonluk Pakistan nüfusunda
her 10 kişiden biri felaketten etkilendi. BM’nin açıkladığı rapora göre, ülkede evsiz kalan 6
milyondan fazla kişinin acil yardıma ihtiyacı var.
Pakistan Pencap’taki sel baskını sonrası yüzbinlerce insan, hayatını, milyonlarca insan yakınlarını,
evini, eşyalarını kaybetmişti. Aradaki uzun mesafeye rağmen, bu bölgelere en fazla yardım yapan
sivil toplum kuruluşları Türk yardım gönüllüleri idi.
Sağlık gönüllülerimiz İstanbul Büyükşehir Belediyesi destek hizmetleri ve sağlık ekipleri ile birlikte
Pencap Eyaleti Basira kentinde hizmet verdi. Pakistan’da 3 ay süreyle kalındı. Gönüllülerimiz ve
depremden çok büyük zarar gören Pencap Eyaleti’nin Basira kasabasını adeta yeniden inşa etti.
Geride kalan yıllarda çok güzel ve hayırlı çalışmalar yapmak nasip oldu. İdeallerimizi hayata
geçirmeye çalışmanın, bir kırık gönülü onarmaya çalışmanın mutluluğunu yaşadık.


II) 5- SURİYE, SOMALİ, BURKİNA FASO, ARAKAN MUHACİR KAMPLARI
Derneğimiz, 2010 yılından itibaren, yaşadıkları felaketler üzerine komşu ülkelere sığınarak
buradaki kamplarda yaşayan muhacirlere sağlık yardımı ve çeşitli ihtiyaç malzemesi yardımı
sağlamıştır.

II) 6- FİLİSTİN DAVAMIZA KATKIMIZ SÜRÜYOR
Derneğimiz, Gazze ve Kudüs başta olmak üzere bütün Filistin şehirlerindeki kardeşlerimizin her
türlü ihtiyacı ile yakından ilgilenmektedir. Dernek bünyemizde bir ‘Kudüs Komisyonu’ bulunmakta
olup sadece saldırılar sırasında değil, ‘Filistin için uzun vadeli neler yapılabilir?’ anlamında
projeler geliştirmektedir. Nitekim son saldırının ardından Kudüs Komisyonumuz toplanmış, 46
maddeden oluşan önlemler paketini TGVT ve İMH’ya sunmuştur. Ayrıca saldırının ardından
buradaki mağdurlara ilaç yardımı yapılmıştır.

II)-B YURTİÇİ ÇALIŞMALARIMIZ
II) 1- 7 ADIM 7 BÖLGE SAĞLIK PROJEMİZ

Derneğimiz yurtiçinde de bir çok sağlık yardım çalışmasına imza atmıştır. Derneğimizi kurmamızın
ardından yaptığımız ‘7 Adım, 7 Bölge’ Sağlık Projemiz kapsamında bir çok bölgemizde ve
vilayetimizde sağlık mağdurlarının yardımına koştuk.
Bu anlamda şu çalışmalar yaplmıştır: Rize-İkizdere ve Sivas Gürün ilçelerinde bir hafta süren
yoğun sağlık taraması… Bingöl merkezde yapılan sağlık çalışması… İstanbul’un çeşitli ilçelerindeki
Çeçen mültecilere sağlık taraması, Kocaeli Çayırova’da bulunan fakir ve işçi ailelerine sağlık
taraması..Ümraniye’de Ağrı ili çevresinden gelen fakir ailelere sağlık yardımı…Üsküdar’ın kenar
semtlerindeki ailelere sağlık taraması… Doğudan göç eden ve zor şartlarda yaşayan Ağrılılara
sağlık taraması …
II) 2- HALK SAĞLIĞI, EĞİTİM ÇALIŞMALARIMIZ
Sağlıklı Yaşam seminerleri kapsamında ‘Diabet ve Obezite’ konferansı..Derneğimiz tarafından
tertip edilmiştir.
Diabet haftasında yapılan panelde Prof.Dr. Hüsrev Hatemi  ve değerli arkadaşları  bilgiler vermiştir.
‘Gıda Sağlığı ve Güvenliği’ panelimiz çok önemli ve güncel bir konuyu ele alıyordu. Prof. Dr.
Recep Öztürk başkanlığında panelistler  konuyu değerlendirdiler.
 
‘Sağlıkta Dönüşüm; Kazanılanlar-Kaybedilenler’  konulu panelimiz büyük ilgi ile karşılanmıştır.
Sektörün yaşadığı değişim ve sorunlar dile getirilirken çözüm önerileride sunuldu. Panel bildirileri
daha sonra rapor haline getirilerek yayınlandı.
Haydarpaşa Numune hastanesinde kalabalıklarda kaybolan, aradığı yeri bulamayan, ne yapacağını
bilmeyen hastalara ‘Hastane rehberlerimizle’ yol gösterilmiştir.
 Fuarlarda sağlıklı yaşam ve kan grubu tayini çalışması ile insanlara ulaşılmıştır.
VELHASIL,
Kutupyıldızı Sağlık Gönüllüleri Derneği olarak  yola çıkarken ‘Sarılacak çok yara var’ diye işe
başlamıştı. Ama biz de bu kadar çok sarılacak yara olduğunu, bu kadar çok yara sarabileceğimizi,
bu  kadar çok dua alabileceğimiz bilmiyorduk.
“Bu kadar çok kanayan yara varken, niçin Kutupyıldızı bu kadar gecikti ? Keşke daha önce
kursaydık, keşke daha çok yara sarsa idik” diyoruz.
 Dileğimiz sarılacak hiç yara olmaması……
 Ve son söz….
Kimseye baki değil mülk-ü devlet, sim-ü zer/
Bir harab olmuş gönül tamir etmektir hüner
……………
Büyük rüyalarla geçmişse ömür…..
Hiç yanmam ölümün her çeşidine

 
  
TEFEKKÜR DANIŞMANLIK / 08.06.2021

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın