
8 Ağustos 2023 te Eyüp sultan’ da ebedi istirahatgahına uğurladığımız Hüseyin
Akın Ağabeyin hatıraları hala tazeliğini ve güzelliğini koruyor. Dostlarla onu hatırladıkça
O’nu ve hatıralarını yad ediyoruz. Doktor Hüseyin Akın abiyle ilk tanışmamız ve
karşılaşmamız öğrencilik yıllarımda İskender paşa’da pazar sohbetleri sonrasında caminin
avlusunda ki görüşme ve tanışmalar sırasında oldu
Hüseyin abi o zaman Cerrahpaşa Tıp Fakültesini bitirmiş Bezmialem Vakıf Gureba
hastanesinde doktor olarak çalışıyordu. Zayıf vucudu, ufak tefek yapısı, sakin ve olgun bir
genç hekim olarak benim gözümde bizden çok tecrübeli bir ağabey görünümündeydi.
Sakin ve düşünceli duruşu, zayıf incecik dal gibi bir bedeni, elmacık kemikleri çıkık ince
yüzü, kumral sakalı ve derin bakışlarıyla ilk görüşte saygı ve güven hissi oluşturuyordu. Az
ve öz konuşuyor, devamlı zikir halindeymiş gibi duruyor, sorduğum sorulara sakin ve öz
cevaplar veriyordu.
Daha sonraki görüşmelerimizde de bu saygı çerçevesinde mesafeli bir tanışıklığımız oldu onu
daima dingin bir halde sanki derin alemlerde geziyormuş hissi veren bir hal içerisinde
görürdüm. Bu sükûnetin ardında hafif kapalı gözleri, zikir için kıpırdayan dudakları ve
elindeki tespihi ile sırlı bir Nakşi dervişinin daima zikir ile meşgul olması ve Hakkın
huzurunda olmanın bilinci vardı.
Yakın arkadaşı ve Kayınbiraderi Saim Çeliktaş’ın anlattığına göre uzun yıllar Vakıflar Yurdu
ve Fetih Yurdunda birlikte kaldık. Hüseyin Ağabey sessiz, sakin ama hizmet ve gayrette en
önde idi. Öğrenci arkadaşlara ikramda, kahvaltı ve çay hazırlamakta, sohbet organize etmek
hep Hüseyin Ağabeyin işiydi sanki. Uzun kış gecelerinde yatsı namazı sonrası Vakıflar Yurdu
odalarında derin ve muhabbetli sohbetler yapılırken organizasyon ve hizmetler Hüseyin
Ağabeyden olurdu.
Evleneceği zaman Hüseyin Ağabeyin kızına talip olduğu Hakkı Amca; ailesini, ahlakını araştırır.
Hakkı Amca o zaman hayatta olan Mehmet Zahid Efendiye Hüseyin beyin kim ve nasıl birisi
olduğunu sormuş. O’da ‘Hüseyin bizim evladımızdır, kızını ver, bizi de düğününe çağır’
diyerek güvence vermiş. Hüseyin Ağabeyi öz evladı gibi sever ve evlatlarından ayırmazdı.
Sağlık Vakfına bağlı Aksa Kliniğinin kuruluşu çalışmaları esnasında Bezmialem Vakıf
Gureba hastanesinden ayrılmış ve Klinikte yönetici olarak çalışıyordu. Ben de pratisyen
hekim olarak Güngören ve Tozkoparan sağlık ocaklarında çalışıyordum. Bu dönemlerde
zaman zaman aksa kliniğinde gece acil ve cumartesi-pazar nöbetleri için gittiğimde hemen
daima nöbet devir ve teslimini Hüseyin abiden alır ve onun tavsiyeleri ile nöbete başlardım.
Hatırımda kalan en önemli tavsiyelerinden birisi nöbete zamanında gelmenin önemi ve
hastaların devir teslim konusuna dikkat etmemizi isterdi. ‘Ben hekimliği de dervişliği de Dr.
Alaaddin Ağabey’den öğrendim. O hastasının işlerini halletmeden görevden ayrılmazdı’
derdi . Kendisi de Aksa kliniğine bir klinikten öte bir vakıf merkezi ve adeta bir vakıf hizmet
yeri olarak görürdü. Mesai kavramı olmaksızın tam bir hizmet eri olarak dergahtaki hizmet
eden derviş gibi çalışırdı.
Daha sonraki yıllarda da bu gayreti samimiyeti ve olgunluğu ile Nisa hastanesi
Başhekimlerinin her zaman yardımcısı ve baş danışmanı olmuştu. Önce Dr. Ahmet Arpacı beyin daha sonra Sağlık Bakanı olan Dr. Fahrettin Beyin ve Dr. Bahri Teker beyin de sırdaşı ve en güvendiği danışmanı olmuştu. Onların her zaman güvendiği ve adeta sağ kolumuz dediği bir hekim ve sağlık idarecisi idi
Hüseyin Ağabey bilgi ve tecrübelerini samimiyetle hiçbir endişe-art niyet taşımaksızın
arkadaşlarıyla dostları ile paylaşır onların doğru ve adil kararlar alması, yanlış yapmaması için
elinden gelen gayreti gösterirdi
Bazı doktor arkadaşlar onu Başhekimlerin yanında oturup sadece dinleyen bir şeye karışmayan birisi olarak görürdü ama başhekim ve idareci arkadaşlar bizlere en büyük desteği ve yol göstericiliği Hüseyin abi yaptı en kritik anlarda bize doğru kararlar almada yardımcı oldu diye söylerlerdi
Nisa hastanesinin uzun bir süre başhekimliğini yapan bir dostumuzdan dinlemiştim.
Bir doktor arkadaşın bazı hatalı davranışlarından dolayı görevine son vermeye karar vermiştik
Hüseyin abiyle beraber etraflıca konuştuktan sonra arkadaşa haber vermek için telefonla
aradım. işine son verdiğimizi ve yarın işe gelmemesini söyledim telefonu kapattığım zaman
Hüseyin abi gülerek şöyle söyledi
‘Ahmet bey işine son verdiği doktorlara önce bir methiye düzer sonra da artık sizinle
çalışamayacağız diye anlatırdı ama doktor arkadaş işine son verildigini bir hafta sonra
anlardı sen daha ilk konuşmada pat diye adamın yüzüne işine son verdiğini söyledin çok
keskin olmadı mı yahu’ demiş
Nisa hastanesinin başhekimi olarak görev yapan Ahmet Arpacı ağabeyi de hep kendisinden
övgüyle bahseder Hüseyin abi sakin ve olgun haliyle bize her zaman yardımcı ve destek
olurdu derdi.
Doktor Hüseyin Akın ağabey sakin ve dingin yaşamı içerisinde hem sağlık vakfının hastane ve
kliniklerinde yönetici olarak çalışırken hem de Hakyol vakıfında sosyal çalışmalarda da aktif
olarak yer alırdı. İlk planda uzaktan tanıyan kişiler onu sosyal faaliyetlere karışmayan sadece
kendi halinde bir hekim ve yönetici olarak görebilirlerdi. Ama o geniş bir sosyal çevreye
sahip bir çok hekime ağabeylik yapan hem de vakıf faaliyetleri olarak yönetici pozisyonda
görev yapan bir cemiyet adamı idi
Hüseyin Ağabey çocukları, geniş ailesi ve diğer sosyal çevresi ile de samimi bir diyalog
içerisinde ilgilenir onların da maddi ve manevi sıkıntılarını çözmek için gayret ederdi.
Akrabalarının ve arkadaşlarının önemli günlerinde yanında olur, tanıdıklarından veya
yakınlarından vefat eden olursa cenazeye katılmaya özen gösterirdi.
Sağlık Vakfı’nın kurucu ekibinde görev aldıktan sonra vakfın hemen her müessesesi da
kurucusu ve yönetici olarak görev yaptı aksa kliniğinde sonra ise Nisa hastanesinin kurucusu
olarak da görev aldı.
Daha sonra Koşuyolu Medipol hastanesinin ilk kuruluşunda da binanın tadilatından
cihazlarının alımına kadar her konuda Yönetici yardımcısı olarak görev aldı. Bağcılar’da
kurulan Mega Medipol ün kuruluşunda binanın yapılışından cihazlarının alınmasına kadar her
konuda aktif olarak görev aldı. Yönetici arkadaşların kendisinin samimiyetini ve iş bilirliğini
bildikleri için sonsuz bir güven içerisinde her konuda ona danışır ve yetki sorumluluk
verirlerdi o da kendisine verilen bu yetki ve sorumlukları en iyi şekilde yerine getirirdi
Hüseyin Abi hekimliği profesyonel sağlık yöneticiliği kadar samimi bir mümin ve yolumuzun
büyüklerine bağlı iyi bir derviş olduğunu da tanıyan hemen herkes bilirdi
Mehmet Zahid Kotku hocamıza tanıyıp onun derslerine devam ettiği gibi ondan sonra Mahmut
Esad Coşan ve Muharrem Nureddin Coşan hocamızın da sevdiği ve güvendiği bir vakıf ve
cemiyet adamı idi
Hocalarımızın zamanında oluşan çeşitli görüş ayrılıkları dönemlerinde her zaman ağırbaşlı,
sakin ve samimi bir insan olarak hocalarımızın âlimlerin görüşlerinin yanında yer almış bu
konuda bir çok arkadaşa da nasihat ederek onların da yanlış yapmalarının önüne geçmişti
Biz de kendisiyle Server Vakfında hastalığından önceki son yıllarında birlikte aktif olarak
görev yapmıştık kendisi benden yaşça be tecrübe olarak daha büyük ve olgun olmasına
rağmen ikinci planda durmayı tercih eder ve bizleri destekleyerek çalışmalarda daha gayretli
ve aktif olmamızı temin etmeye çalışırdı. Vakıflara kaynak temin etmek konusunda çok hassas
davranır bizlere ‘Hocalarımız tasavvufun başı helal lokmadır derler, bizlerde vakıf
çalışmalarında helal ve temiz kaynaklara yönelelim, insanların gönül hoşluğu ile
verecekleri kaynakları hayır işlerinde değerlendirelim‘ derdi. Bu prensiplerle bir
belediyeden gelen kaynağı belli olmayan yüklü bir bağışı kabul etmemiştik.
Toplantılarda da aynı ağırbaşlı ve sakin tavrıyla gündemin dağılmasını başka mecralara
sürüklenmesine önlerdi hatta hocalarımızın hatıralarını anlatmaya fazla daldığımız bir
toplantıda ‘arkadaşlar bundan sonra sizlere hatıra anlatmayı yasaklıyorum dünde kalan
hatıraları bırakın esas yarın yapacağımız hizmetlere ve gayretleri odaklanın’ diye bizleri
uyarmıştı
Hüseyin abi kaynak geliştirme ve halkla ilişkiler Komisyonumuzda geri planda gibi
durmasına rağmen gayret ve himmet de hepimizden daha verimli daha öndeydi sosyal çevresi
geniş olduğu için çok farklı kesimlerdeki insanlarla irtibat kurar yapılacak hayır işlere destek
bulur umulmadık yerlerden çok bereketli hayırlı işlere vesile olurdu ayrıca yapılacak
faaliyetlerde asla kaliteden taviz vermez mutlaka yapılacak işin kaliteli ve üst seviyede
olmasına dikkat ederdi
Bir defasında gençlik faaliyetlerine ve izcilik faaliyetlerine destek için kaynak arıyorduk
arkadaşlar gençlere yiyeceklerin pahalı ve üst kalite olmaması için daha ucuz olan bir kalitede
almak istemişti. Hüseyin abi hemen itiraz ederek ‘Bizim gençlere ikramlarımızın kaliteli ve
seviyeli olması gerekir hocalarımız da böyle isterler demişti.’
Gençlerin bir gezi proğramı için eski model otobüsleri kullanalım daha ucuz olur dediğimizde
kesinlikle kabul etmemiş, yeni ve daha kullanışlı olan otobüsleri pahalı olmasına rağmen
tercih etmemizi istemişti. ‘Yeter ki Allah rızası için güzel faaliyetler yapılsın, biz ona
kaynak bulmak için elimizden geleni yaparız kaliteden taviz vermemiz doğru olmaz
demişti. Bizim kaliteye dikkat etmemiz gençleri daha kaliteli yetiştirmemizin bir gereği
olmalı derdi.
Vefatından önceki bir yılı hastalığı nedeni ile tedavide ve çoğunlukla hastanede geçti.
Hastalığı sırasında halini hatırını soranlara halinden bahsetmez, rahatsızlıklarını ve
sıkıntılarını anlatmazdı. Telefonla aradığımızda sağlık durumu müsait değilse mesajla cevap
verirdi. Son anına kadar sabır ve metaneti emsalsiz, teslimiyeti ve imanı tamdı. Hakyol’da
tavizsiz, tereddütsüz, dünya malına tamah etmeden mütevekkil bir mümin olarak yaşadı.
Zor zamanlarda insanları mevki, makam ve mal için koştuğu bir dönemde güzel ve örnek bir
mümin olarak yaşadı ve güzel bir hal üzere ebedi aleme göçtü. Allah onu ve bizleri de
sevdiğimiz hocalarımızla kardeşlerimizle beraber Resulullah efendimizin sancağı altında haşr eylesin

Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.